SİTEDE ONLİNE KİŞİ

GÜZEL SANATLAR SERGİSİNE HOŞ GELDİNİZ...GİRMEK İSTEDİĞİNİZ SAYFAYI MENÜDEN SEÇEBİLİRSİNİZ...
   
  Minik (Şeker) Çocuklar Sergisi
  şiirlerim
 
                           
                  


                       BÜTÜN İZLERİNİ SİLDİM
 

Bütün izlerini sildim, yüreğimden.

Sildim bütün izlerini ellerimden.

Sildim bütün izlerini gözlerimden.

Sildim bütün izlerini dudaklarımdan.

Sildim bütün izlerini tenimden.

Sildim izlerini nefes aldığım havadan.

Sildim izlerini kalp çizdiğim ağaçlardan.

Sildim izlerini bastığım topraktan.

Sildim izlerini evimizi çizdiğim sahil kumlarından.

Sildim bütün izlerini sallandığım salıncaklardan.

Sildim bütüm izlerini otorduğumuz tahta banktan.

Sildim bütün izlerini çay içtiğim kafeden.

Sildim bütün izlerini yazdığım şiirlerden.

Sildim izlerini içtiğim sudan, aldığım nefesten.

Sildim bütün izlerini diye sevindim.

Simdi.......

Duvarları yalayan o deli dalgalarla,

O yalanmak varmış hayatta bak....



26.03.2010


 BU VATAN BENİM

Ellerimle çizdim vatan sınırlarını,

Dağlarını,ovalarını, akarsularını,

Yeni bir vatan yaptım, kırıntılarından,

Şimdi ılgazı nemrutu, ağrısı

Dağlarında nergisi, menekşesi, vatanımın.

Bağları hasret,dağları efe kokar.

Biz böyle kazandık, bu vatan toprağını.

Samsun'dan doğdu,bir güneş gibi,

Aktı Anadolu'nun bozkırlarına.

Şahlanan atların özgürlükleri gibi,

Özgür,mutlu,bağımsız bir milletin,

Yüreklerinde kopan umutla kurdular.

Vatan ve onun istiklali

Şehitlerin kanlarıyla suladılar dağ çiçeklerini,

Boynu bükük gelinlere umut olsun diye.

Akan derenin vuran aksından,

Ayyıldızlı bayrağımızı yaptılar.

Sonra ananın yavrusunu besler gibi,

Vatanı beslediler, devrimlerle demokrasiyle,

Kurdular meclisi kendi kendini yönetsinler diye.

Şalvarı, peçeyi,çarşafı, sarığı, takkayı çıkardı.

Kaldırdı tekkeyi, zaviyeyi,falakayı,

İnsanca yaşama yollarını öğretti.

<Köylü: memleketin efendisidir.>diyerek,

Yüceltti yüreğini ,canını vatan için verenleri.

Sonra yollar yaptılar,sevdalar birleşsin diye,

Fabrikalar kurdular mutlu çoçuklar olsun diye,

Okullar kurdular eğitilsinler, gelecek onların diye,

Barajlar kurdular,gelecek aydınlık olsun diye,

Kadınları kafes arkasından hayata soktular.

Analar çoçuklarını yarına hazırlasınlar diye

Halk özgürlük, özgürlük halk, demek olduğunu,

Öğretti nakış işler gibi ilmek ilmek....

Oya yapar gibi işledi hayatı, devre devre...

Bu vatan senin, benim, onun, bizim,

Bizim toprağımız, bizim bayrağımız.

Özgürce dalgalan ay yıldızlı bayrağım,

Şehitimin al kanı Mehmet'imin gömleği.

Sen Atam'dan bana armağan

En değerli varlığım, vatanımsın...

27.03.2010


 

 

 MAZİYE   GÖMDÜM
 

 

 

Ağla o zaman ağla ben çok ağladım.

Mıh gibi dudaklarımda kaldı adın.
Sevdan yüreğini ezdi bakmadın.

Seni maziye gömdüm ...Üzüldün.
Neden niçin aramaya başladın.

Gün ışığına çıkardığın ,

O örselenmiş duyguların
Senden kalır yanı yok.

Acısı, sızısı, ve mutsuzlukların,
geçmişin sızısı

 



KARADENİZDE KADIN OLMAK ZOR

 

 

Aydınlık yüzüyle sabah güneşlerine,

yamaçlara tırmanırken merhaba derim.

Yüküm ağır ayaklarım yorgun,

Sırtımda ağırlığımdan ağır bir küfe.

Hüzün bulutlarını kovalarken gökyüzüne,

Umutlar yeşertirim her doğan güne

Ben bir kadınım.....

Karadeniz dağlarında bir kadın.


Bende aynadan pırıldayangözlerime,

Sürmeler çekmek isterdim..

Bende aynada, saçlarımın dalgalarını,

gümüş tarağımla taramak isterim.

Bende gönlümce şarkılar söylemek,

Dağdan gelen yankılarını dinlemek isterim.

 

Ama heyhat fırtınalar kopsada içimde,

Şimdi dağların arkasında..

Yavaş yavaş yamaça tırmanan,

Sırtında küfesi, ağırlığında ezilen,

Ben Karadeniz Kadını .....

Karadenizde kadın olmak zor....


Nalet olsun böyle kadın olmak,

Bağrımda sanki yağlı kurşun,

Anne olmak, geiln olmak, kadın olmak,

helede karadenizde kadın olmak,

tanrıya isyanım bundan...

 

 

Ben karadeniz kadınıyım yemyeşil,

Dağların, sarp yamaçların,

Tozlu dar patika yollarında,

Sırtında küfesi,ağırlığından ağır,

Zordur, Karadenizde kadın olmak...

27.02.2010


 

 

 


Karadeniz'de Kadın Olmak


 

 üç fidandı soldular

Yıllar önceydi ;

Üç fidandi..

Gül dalıydı...

Dokunsalar kırılacaktı,koruyamadık kurudu..

Gittiler, hayata doymadan hiç pişman olmadan,

Neydi suçları hiç anlayamadık.

Sanki şimdi azmı, suçlu yaşayanlar.,

 

Dimdik, sağlam,elleri kenetli, gözleri parlak.

Hep bir şarkı tutturdular o soğuk,

Demir kokan odalarda....

Silah tuttu elleri, tetiği çekmeden

Sevinçin şafağı sökmeden,

Kanlı dediler, kan damlattılar, üç fidana,

Öyle bir yere attılar ki ,

Düşlerine yağmurlar yağdı.

Gökyüzünü kafesle sardılar.

Onlar; tertemiz, hilesiz, özgür, bir dünya istediler.

Alınlarına kurşun sıktılar, hemde kahpe kurşunlar.

Onların hayalleri tertemizdi.

Gelecek onlarındı,hayalleri vardı.

Özgürlük onların hayat felsefesiydi.

Onları demir yığınlarına hapsettiler.

Ayaklarına prangalar vurdular.

Umutların şafağı sökmeden.

Kan damlattılar kahpe kurşunlarla.

Kurban ettiler yazık ettiler,

Kıydılar , yok ettiler soldurdular ,

hayatlarının baharın da.......

 

31.03.2010

 

 

 
 


UĞURLAR OLSUN KINALI KUZULAR

 

Dün yine bir haber geldi.Doğu illerinin birinden.
Yaktı anaların yüreklerini.Ağıtlar dizdiler ardından.
Tabudunu al sancağa sarmışlar,kader arkadaşların,
omuzlarında getirdiler, hepsinin gözleri yaşlıydı.
Bir tek anan dimdik ayaktaydı sanki .
Sarıldı tabutuna dağlanmış yüreğiyle,
<Vatan sağ olsun> kuzum diye selam durdu tabutuna,
Giderken kına takmıştım ellerine , kurbanlık koyunlar gibi,
Bin tane evladım feda olsun! Vatan toprağına...
Uğurlar olsun kınalı kuzum!..Uğurlar olsun!...
 
Yine patladı, hain mayın ,....
Sinsice kurulmuştu ,pusu o anda kimbilir ne hayallere dalmıştın,
Ne umutların,ne emellerin ne çok bekleyenlerin vardı.
En çokta ana yüreğini , dağladı senin acın...
Dualarla yolladığı kuzusunu şimdi yine dualarla yolcu ediyordu.
Nasıl dayansın buna gözü yaşlı ana yüreği.

Tabudunu okşuyordu ,bayrağını öpüyordu dualar okuyordu,
Kuzum ben sana kınalar yaktında gönderdim.
Hani mektubunda diyordun ya vatan borcu biter bitmez ordayım.
Ağlama güzel anam, ağlama diyordun,
Sayılı gün çabuk geçer. şimdi ben hangi günü sayacağım oğul..
Bir elimde resmin ,bir elemde bayrağın selam durdum tabutuna,
Uğurlar olsu kınalı kuzum ,uğurlar olsun...

09.03.2010
 
 

 

SONBAHAR HÜZÜNLERİ

Alacakaranlığın hüznü bir akşam üstü,
Bir masal yalnızlığımla dolu yaşamım

İçimde geçmiş yılların izleri soracaksan
Uzak solgun bakışlar da özlem izlerin.

Alevlerin içinde ki yalnızlık hüzünlerim.
Yazdan kışa kıştan özlemle akar sonbahara,

Yorgun, dalgın ,sönmüş yıldızların yokluğunda.
Umut yeşertirim her doğan günden.

hüzün bulutları kovalarken dağlardan.
Puslu yağmurlar geri getirir yüreğini senden.

ağaçlara adını mıh gibi kazıdım .
Yokluğun, umutsuzluğun, sonsuzluğumda sen

İçimde kopan fırtınaları nasıl durdurursun.
Denizlerin dalgalarından haber sorsan.

Kum tanelerini hatırlarım avuçlarımda.
İsmimi unutmadıysan,sesimi duymasan da.

O fal baktığımız çiçekler diken diken.
Sonbaharın olurum buğulanır gözlerim

Burkulur içim feryadım yine sen.
 
23.09.2009




GURBETTE SONBAHAR


Sonbaharı hüzün mevsimi derler,
Yazla kış arasında hüzünlü bir köprü,

Güzel yaşanmış bir şeyleri ,
Geride bırakmanın ince sızısı.

Aydınlığa veda edip karanlık günleri bekleyiş....
Dolaşıyorum sensiz tabiatın kucağında,

Sonbahar,en güzel yüzüyle karşımda.
yapraklar pembe,sarı, kırmızı,kahverengi,

ve morun her tonuyla karşımda.


Bu muhteşem doğaya bakıp
Gurbette yaşamanın en ,sızılı yanı,

Olman gereken yerde yoksun...
Yüreğinin derinliklerinde bir yerler ağlar susturamazsın..

Mutluluk,insanın sevdiklerinin yanında yaşaması,
En güzelide sevdikleriyle beraber yaşlanması.

Bedenimin bir yanı güz sarısı,bir yanı leylak...

Duygularım, yaprakların üzerindeki çiğ tanaleri.
Özlemlerim,hapsoldukları köşelerden,

Engelleyemiyorum özlemlerimi, özgürlüklerine kavuşma zamanı
Yüreğinin derinliklerinde bir yerler ağlar, susturamazsın.
09.10.2009


YAĞ YÜREĞİME YAĞMUR DAMLALARI

Bazen hırçın ,bazen yumuşak, bazen çise çise,

Her damlası kendi kokusunu bırakır toprağa,

Mis gibi toprak kokar sonrasında

Dağlar yeşile boyanır.Tabiat uyanır.

Her yağmur damlası akar yüreğime,

Yağ yüreğime yağmur damlaları gibi.

Yüreğimin kuraklığına yağ.

Kurumuş fidan yeşersin ,kupkuru gönlüme umut ol.

Yüreğimi çoştur, kanatlandır, sağnak ol yağ,

Yağ yağmur yitirdiğim hayallerim yeşersin.

Yağmur ;al beni rüyalarımın ötesini götür.

Yüreğim, yağmasını bilmeyen yağmur damlası gibi ürkek,

Yağ artık yüreğime damla damla......

Yüreğim , yüreğinden gelen damlalarla hayat bulsun.

Benim adım toprak ,sen yağmur ol.

Yağ yüreğime yağmur damlaları,

Yağmur ol sadece beni ıslat.

İçimdeki yangına anca yetersin.

Yağmur ol yağ yüreğime.....

Her damlasını ruhumun derinlerinde hissedeyim.

Yüreğimdeki umudun türküsünü dinle.....


HİÇ SUSMA
 
Bir umudun varsa, bırakma zamana ,
Söylenecek bir sözün varsa hiç susma.
Hiç susma ,aksın dilden yüreğe,
Bakman gerekiyorsa birine ,durma,
Git yanına dilin dönmesede anlat ,
Anlat susma.dilinle anlatamasanda,
Gözlerinle anlat, gör yüreğini,
Okşaman gereken el varsa uzat ellerini,
Tut yüreğini esirgeme dilini,
Hayat çok kısa uzun gibi gelsede,
Hiç düşünmediğin bir anda alır senden.
Elini, gözünü,yolunu,yüreğini alırsa senden,
İşte o zaman bak nasıl vahlanırsın ,
Nasıl keşkelere sığınırsın…
Dokunamaz, gidemez , bakamaz olursun.
Yüreğim nasıl kanar, ellerim ararda,
Bulamaz hayalı bile, gelmez odana.
Susma, söyle vakit varken, yüreğinde bir yer varsa,
Cesaretin varsa kaldır başını bak gözlerine.
Kalp ağrısı başalmadan..
 


 

 





 

 

 

 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol